Deniz Görme Hayali/Moradabad-Rudrapur

Yine erkenden uyanmak umuduyla yatmıştım gece aslında ancak yine olmadı. Çok geç kalmadım fakat gece yatarken ki söz verdiğim saatte kalkamadım. Tek başıma olduğum için şanslıyım. Eşyalarımı bir gece öncesinde topladığım zaman kafam rahat oluyor ve sabah rahat ayrılabiliyorum kaldığım yerden. Kaldığım Maradabad şehri bir önce ki kaldığım şehre göre büyük bir şehirdi. Bu yüzden kaldığım otelde şehir içinde olduğundan fazla oyalanma niyetim yoktu. Bir ince şehirden çıkma heyecanıyla çevirdim pedallarımı.

Yol güzeldi, asfalt akıyordu. Sıcaktan başka dert edilecek bir şey yoktu. Yine klasik on kilometre molamı bu kez yine bir restoranda verdim. Yine bir hindistan klasiği olan patatesli gözlemeden söyledim ve siyah çay söyledim. Ancak ne çay çay gibiydi, ne de gözleme gözleme gibiydi. Anladım ki bir tane söyleyip eğer beğenirsem ikincisini söylemem gerekiyormuş. Zaten garsonun bakışlarını ve etrafın pisliğinden şüphelenmiştim. Ama o kadar acıkmıştım ki çevrede başka bir restoran’da olmayınca bir nevi mecbur kaldım. Kötü gözlemeye ve çaya rağmen karnımı doyurduktan sonra eksik kalan ufak tefek hazırlıklarımı da tamamladıktan sonra sıcağa rağmen tekrar yol almaya devam ettim. Yol bu kez gerçekten güzeldi. İki şeritli ve bizim Türkiye’de ‘kaymak asfalt’ diye tabir ettiğimiz asfallttandı yol. Yine her zamanki gibi arada durup su alıyor ve yol kenarında yapılan şeker kamışı suyundan içiyordum. Bu şeker kamışı suyu çok güzel bir icat. Hem susuzluğumu alıyor, hem de enerji veriyor. Çölde bir serap gibi adeta.

Öğle yemeğimi ise yine bir restoran yerine kendim yapmayı tercih ediyorum. Menüde tabi ki yine makarna var. Uzunca bir süre bir ağaç gölgesi aradıktan sonra nihayet bir ağaç gölgesi gözüme kestirip gidonumu yolun solunda ki toprak yola kırıyorum. Uzaktan gördüğüm yapının kapısından girip arkasında kimse görmez ve daha rahat ederim diye arkasına dolaşıyorum. Ancak arkasına geçtiğimde burasının yemek yenecek bir yer değil, bir mezarlık olduğunu anlıyorum. Tabi ki beklemeden başka bir yer aramak üzere tekrar yola koyuluyorum. Ancak çok geçmeden kısa sürede dinlenecek ve yemek yapacak bir yer buluyorum. Bir önce ki gün bulduğum yer kadar güzel olmasa da kimsenin olmaması ve rahatça yemeğimi yapacak olmam açısından gayet uygun bir yer. Fakat bu kez yemeğim bir önce ki gün kadar güzel olmuyor. Ocağı bir türlü yakamıyorum. Üstelik suyum çok az kalmış ve ben bunu fark etmeden mola vermişim. Az suyla da makarna pişmiyor tabi. Neyse deyip olduğu kadar makarnamı yapıp yeni durağıma ulaşmak için basıyorum pedallarıma.

kısa bir mola…

Rudrapur şehrine gelmeden önce Rampur isimli bir şehirden geçiyorum. Neden bu şehir diğer Hindistan şehirlerine göre daha sevimli geliyor bana. Belki de daha sakin ve daha az kalabalık olduğundandır. Bu şehre girmeden önce Hindistan’da ki az da olsa tırmanışımı yapıyorum. Ve yol sağlı sollu renkli ağaçlarla karşılıyor beni. Karnım da tok olunca yolculuğun keyfi bir başka oluyor. Yol süresinde yükselip alçalırken coğrafyayı bir yandan da bizim Gökova taraflarına benzetiyorum. Gökova kadar yeşil olmasa da yolun fiziki yapısını benzetiyorum işte. Yükselip alçalırken sanki önüme deniz çıkacakmış gibi geliyor. O küçücük deniz görme hayali bile beni o kadar çok mutlu ediyor ki. Ama her yolun sonu kurak bir Hindistan yoluna çıkıyor.

yol da,ağaçlar da güzel…

Ve rüya bitiyor. Güzelim Rampur’dan ayrıldıktan sonra kabus gibi bir yola giriyorum. Yine yol çalışmasından dolayı her yer delik deşik ve yine her yer toz duman içinde. Bu kez çok yorgunum ve yolu bitiremeyeceğimi düşünüyorum. Daha çok mola vererek ilerliyorum. Ancak ne kadar umutsuz düşüncelerde olsam da bir yandan da bu yolu bitirmekten başka çaremin olmadığını kendime hatırlatarak kendi kendime moral veriyorum.

bitmeyen yol çalışması…

Otele ulaştığımda her zamankinden daha geç bir saatte olduğunu anlıyorum. Ancak sorunsuz bir şekilde odama yerleşince ve bisikletimi de odama alınca keyfim tekrar yerine geliyor. Soğuk bir duş, sonrasında güzel bir yemek beni kendime getiriyor. Artık Hindistan’da son günlerim olduğundan ailemi ve bir kaç arkadaşımı arıyorum. Onlarla konuşmakta iyi geliyor ve uyumak için ışıkları da söndürüp yatağıma geçiyorum.

Powered by Wikiloc

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.