Bugüne kadar bana hikayeleriyle ilham olmuş tüm tır şöförlerine, tur bisikletçilerine ve cesaretini çelik bir yelek gibi kuşanmış yerküre gezginlerine hitaben…
Küçükken mahallemizde bir arkadaşımın babası tır şöförüydü ve ben ona çok özenirdim. Tırı mahallede temizliğini yapmak için yol kenarına çektiğinde bir kaç çocuk etrafını sarıp hayran hayran izlerdik. Tırın ihtişamlı, dev boyutta ki duruşu, dev direksiyonu, uzun merdivenleri, tavan aydınlatmaları ve arka bölümde bulunan tek kişilik yatağı en çok ilgimi çeken bölümleriydi. Tabi bir de arkadaşımın babasının bize anlattığı yol hikayeleri vardı, onlarda paha biçilmezdi. O anlatırken ben hayallere dalardım. Onun yerine kendimi koyup o kocaman direksiyonda kendimi görür ve heyecanlanırdım. Gittiği uzak yerlere ben de gider, bazen teybe bir kaset koyup kendimden geçer bazen de karanlık yolda tır içinde ki tavan aydınlatmalarıyla mutlu olurdum. Tır şöförlüğü bana her zaman havalı gelmiştir anlayacağınız. Kocaman, upuzun bir araç ve bu araç içinde uzun kilometreler boyunca tek başına yol alan bir adam canlandırırdım her zaman gözümde.
Bu satırları yazarken otuz altı yaşımdayım. Şu ana kadar bir tır şöförü olamadım. Bu saatten sonra da tır şöförü olacağımı zannetmiyorum. Hani ‘bizden geçti’ derler ya sanırım öyle bir şey bu. Tır şöförlüğü benden geçmiş olsa da ona bir çok açıdan çok benzeyen tur bisikletçiliği benden geçmedi. Hatta bu yaşımda çok uzun kilometreler yapmaya şimdi başlıyorum diyebilirim.
Küçükken hayalimi süsleyen o devasa tırın yerini şimdi iri yapılı bir tur bisikleti aldı. Kocaman direksiyonun yerini yanlara doğru açısı olan kelebek gidon, tavan ışıkları yerini milyarlarca yıldız ve kabinde bulunan tek kişilik yatak yerini de tek kişi kaldığım çadırım aldı. Bir tek o tırın bana yaşattığı yalnız yol alma duygusu, tek başına ilerleme ve yeni yerler görme arzusu değişmedi ben de. Kaset koyup kendimden geçeceğim bir teybim yok ama açık havada bağıra bağıra kendi şarkılarımı söyleme şansım var artık.
Küçükken bana tüm bu hayalleri kurduran, yol özlemini daha küçük yaşlarda bana aşılayan, yolun bilinmezliğini, bilinmezlik içinde ki heyecanı fark etmemi sağlayan tüm tır şöförlerine teşekkürü bir borç biliyorum şimdi. Tabi ki benden önce yola çıkmış, cesaretini her daim çelik bir yelek gibi kuşanmış, kıtalar arası ya da kıtalar içinde yol almış, yol almakta olan maceralarıyla bana ışık tutmuş tüm tur bisikletçilerine ve garantili bir hayatı bırakıp değişim içinde, yarın ne olacağı belirsiz, düşler içinde geçen bir hayatı seçmiş olan cesur yürekli tüm yerküre gezginlerine de teşekkürü borç biliyorum. Onlardan aldığım ilhamla pedallarıma daha sağlam basacağım.
Artık bu yeni hayatımda ben de sizlere yıldızları, yol hikayelerini ve mutluluğu anlatmaya gönüllüyüm. Şu anda yolda olan, yola çıkmaya niyetli olan herkesin şansı bol olsun.