Bu bisiklet denen ulaşım aracı gerçekten çok değişik bir araç. Sizi hem hayal ettiğiniz yerlere götürüyor hem de hiç bilmediğiniz bir şehirde yeni insanlarla tanıştırıyor. Katmandu’da olduğumu öğrenen bisiklet kullanıcı dostum Raju beni facebook’tan ekleyip daha sonra benimle irtibat kurup kaldığım otele kadar geldi ve benimle tanıştı. Otel önünde kısa tanışma faslından sonra beni alıp yemek ve bira ısmarladığı bir kafeye götürdü. Orada bir iki saat oturduktan sonra o işine döndü bense otelime dönüp yazılarımı yazmaya devam ettim.
Ertesi gün yine Rajuyla buluştuk. Bana kendisinin özellikle sabahları gittiği ve burada hem antrenman yaptığı hem de kafa dinlediği yüksek bir tepe olan View Tower’a gitme teklifini yaptı. Dünya turum sırasında insanlarla tanışmayı sevdiğim kadar onların favori rotalarında bisiklet sürmeyi de seviyorum. Böylece tur sırasında insanları ve şehri daha yakından tanıma fırsatı buluyorum. Üstelik bir çok turistin bir haber olduğu yerleri de görmüş oluyorum.
Raju’nun teklifini kabul ettikten sonra otel önünde buluştuk ve beni alıp kahve içmeye götürdü. Kahve içerken gideceğimiz bölge hakkında kısa bilgiler verdi. Raju bu rotayı özellikle çok seviyormuş. Şehire yakın olması ve yolun genellikle sessiz sakin olması onun için bir avantaj olduğunu söyledi. Gidiş yolumuzun çoğunlukla tırmanış olduğunu fakat dönüş yolumuzun çok daha kolay oldu bilgisini verdi. Kahvelerimizi bitirdikten sonra öğle vakti yola koyulduk. Hava biraz sıcaktı doğrusu. Raju önde ben arkada giderken zaman zaman yol yapım çalışması nedeniyle oldukça bozuk yollara girdik. Bu yollarda biraz zorlansam da Hindistan yollarından deneyimli olduğum için fazla şikayet etmeden yola devam ettim.
Çok geçmeden bozuk ve şehir içi kalabalık yollardan kurtulup kendimizi ormanlık yolda bulduk. Başladığımızdan beri tırmanıyorduk. Terlemiş bir halde tırmanışıma devam ederken yolun sağında bir çiftin bana seslendiğini gördüm. Durup onlara doğru baktığımda bu ikilinin dünya turunda olan Londralı bisiklet kullanıcıları olduğunu anladım. Kendilerini instagram’dan takip ettiğim için her ikisini de tanıyordum. Onlarda beni tanıdıklarını söyleyince mutlu oldum. turun başından beri onlarla karşılaşmayı bekliyordum doğrusu. Ancak onları bisikletsiz bir şekilde görmek beni şaşırttı doğrusu. Çok kısa sohbetten sonra bir fotoğraf bile çekilemeden ayrılmak zorunda kaldık. Onlar bizim gidiş yönümüzden gelen otobüse binip şehir merkezine doğru yol aldılar.
Bu güzel karşılaşmadan sonra biz Rajuyla birlikte yolumuza devam ettik. Güneşi arkamızda bırakmamıza rağmen ben terlemekten kendimi alıkoyamıyordum. Sıcak, ağaçların arasında yol almamıza rağmen bunaltıcıydı. Bozuk yollar, bitmek bilmeyen tırmanış arasında yola devam ettik. Tırmanış bittikten sonra oldukça çamurlu bir alana denk geldik. Raju dağ bisikletiyle kolayca geçerken ben ara sıra kayarak yoluma devam ettim. Ne kadar kaysamda bisikletten düşmeden bu çamuru alanı başarıyla tamamladım. Çamurlu yolu geçtikten sonra daha dik bir tırmanış için bu kez sağa döndük. Pes etmeden arkadaşımı takip ediyordum. Bu zorlu tırmanışı da tamamladıktan sonra bir köy marketinde gazoz molası verdik. Gideceğimiz View Towera yaklaşık bir kilometre kalmıştı. Gazozlarımız da içtikten sonra tekrar yola koyulduk. Yaklaşık beş yüz metre ilerledikten sonra tekrar bir mahalle bakkalına denk geldik. Burada durup Raju bize yukarıda içmek için birer bira satın aldı. Oldukça zor bir tırmanıştan sonra nihayet View Towera ulaşmayı başardık. Biraz soluklandıktan ve manzarayı seyrettikten sonra biralarımızı içerek kendimizi tebrik ettik.
Geri dönüş yolunda oldukça dikkatliydim. Bu tip bölgelerde inişler çıkışlardan her zaman daha zor olmuştur. Çünkü düşmemek ve bisikletinize zarar gelmemesi için daha dikkatli olmanız gereklidir. Ben de öyle yaptım ve inişi de sorunsuzca hallettim. İniş sırasında dikkatimi çeken Osho uluslararası meditasyon komününe uğrayıp bilgi aldık. Yolculuğuma ara verip iyi bir tesiste yoga ve meditasyon eğitimime de devam etmek istiyorum. Ancak Osho meditasyon merkezi çok yüksek fiyat söylediği için hiç düşünmeden bu fikrimden vazgeçtim. Önünde hatıra fotoğrafı çektirmek ve böyle bir mekanı görmekle yetindim sadece.
Bu ziyaretimizden sonra küçük bir restoranda mola verdik. Ben çoğunlukla olduğu gibi yine patates ve noddle yedim. Üstüne de siyah çay içince rahatladım doğrusu. Küçük turumuzu yine başladığımız kafe de bitirdk. Bu kez kahve yerine bira içip yorgunluk attık. Biralarımız da bitirdikten sonra Rajuyla vedalaşıp ben dinlenmek ve yazılarıma devam ettmek için otelime geri döndüm. Bu kısa ama oldukça keyifli tur için arkadaşım Raju’ya teşekkür ederim.