Yollar vardı gidilecek dünyanın her yerinde hem de. Her birini aklımın en ince köşesine kadar yazmıştım. Tam on yıldır özlemde, hasrette ve meraktaydım. İnsan ancak belki bu şekilde sevdiğini bekler, özler,hasret çeker. Şimdi ben de özlediğim yolların içindeyim. Uzaktan gördüğüm fotoğrafın, her gün bakıp iç geçirdiğim, ben de olsaydım dediğim manzaranın içindeyim. Kalbim bazen yerinden kanatlanıp uçuyor. Yol alırken sevinç gözyaşlarımı tutamıyorum. Öyle güzel, öyle heyecanlıyım ki, en zorlu yolu bile seviyorum. Aramızda çok güzel bağlar var biliyorum. On yıldır ilmek ilmek kurdum onları. Şimdi ise bire bir yaşıyorum. Gözlerimden yaş gelerek hem de.
Hava sıcak ve önümde uzun bir tırmanış var. Biraz da yorgunum. Dört gündür ara vermeden tura devam etmenin tatlı yorgunluğu bu. Yokuşlar nasıl bitecek diye, nerede kalırım diye hiç düşünmüyorum. Sadece manzaranın tadını çıkarıp keyfime bakıyorum. Şu ağaçlar ne kadar da güzel. Karşımda duran yüce dağlar ne kadar da heybetli. Yanımdan akan dere ne kadar coşkun akıyor. Hele kuş cıvıltılarına diyecek söz bulamıyorum. Ya altımda ki asfalt yola ne demeli? Sevgilinin boynunda duran inci kolye gibi mübarek. Ah bir de arada bir geçen otomobiller ve motorsikletler olmasa daha güzel olacak ama neyse diyorum artık.
Bulutlar toplanmaya başladı gökyüzünde,başımın üstünde. Sanırım bana yağmur getiriyorlar. Olsun, varsın getirsinler. Zaten sabahtan beri terden sırılsıklamım. Yağmuru da severim hem. Biraz da o ıslatsın beni ne olacak ki? Yolda olmanın her halini yaşıyorum Nepal’de. Sıcaktan terlemek ve yorgun düşmek, yağmurda ıslanmak ve sırılsıklam olmak, geceleri çok az da olsa üşümek. Hepsi benim payıma düşenlerden. Ama zaten önemli olan varmak değil de yolda olmak ya. İşte ben de yolun tüm hallerini seviyorum. Yaşamak ne güzel şey diyorum içimden. Ve eski günlerimi yeniden teker teker hatırlıyorum. Bu yolculukta yaşamanın ne demek olduğunu iliklerime kadar hissediyorum. Enerjinin bitmesi ne demek, üşüdüğümde kapımı çalan hastalıkla burun buruna gelmek ne demek, saatlerce başımı yakan güneşten etkilenip çarpılmak ne demek hepsini biliyorum. Ve yaşadığım her şey için hayata sonsuz kere teşekkür ediyorum.
Sonunda gökyüzünde kümelenen bulutlar içinde ki sıkıntıyı bırakıp rahatladı. Önce gök gürlemesi, sonra şimşek çakmalar ve nihayet bardaktan boşanırcasına yağan yağmur. Terden sırılsıklam olan elbiselerim ve vücudum şimdi artık yağmurdan da sırılsıklamdı. Yokuşu çıkarken yanımdan geçen otomobillerde ki insanlar bana hayretle bakıyorlar. Onca yükümle birlikte çıktığım bu zor yol yetmezmiş gibi şimdi bir de yağmur altında sürüyorum. Onların bakışı beni daha da cesaretli yapıyor doğrusu. Otomobilin içinde sıkış tepiş yol alan insanların yanında bisikletim üstünde taşıdığım bedenimle yol alırken kahraman gibi hissediyorum kendimi. Alt tarafı birazcık ıslanıyorum. Ne olacak ki?
Yağmur bittiğinde kendimi savaşı kazanmış bir kahraman gibi hissediyorum yeniden. Güneş açıyor, kuşlar yeniden ötmeye başlıyor. Yağmurdan önce duyduğum tüm sesleri tekrar duyabiliyorum. Yağmurdan sonra her şey, her yer daha bir güzelleşiyor gözümde. Bakmaya doyamıyorum bir türlü. Beni ıslatan yağmura, başımı döndüren güneşe, bacaklarımı yoran yokuşa hiç kızmıyorum. Hepsi o kadar güzel ve o kadar öğretici ki. Her seferinde tekrar tekrar teşekkür ediyorum onlara.
Dünyaya yeniden gelsem, tekrar aynı kararı alıp tekrar aynı yollara hiç düşünmeden düşerdim. Ne de olsa aşk bu. Nasıl ki aşka soru sorulmuyor ve sadece kalbinin sesi dinleniyorsa bu yolculukta öyle benim için. Şimdilik sadece kalbimin sesine kulak verip onunla yaşıyorum. Onun elimden tutup götürdüğü yollara düşüyorum.
Yaşamak güzel,
Yaşamak aşkla güzel!