Brompton Elektrik Deneyimim

Merhaba. Size daha önceki yazımda Brompton incelemesi yapmış ve deneyimlerimi aktarmıştım hatırlarsanız. O değerlendirme yazımı şuradan okuyabilirsiniz. Şimdi ise aradan geçen zamanla birlikte eşimin hediye ettiği Brompton Elektrik hakkında ki görüşlerimi ve bir aylık geçen süre sonrası biriktirdiğim deneyimlerimi aktaracağım. Brompton bisikletlerin katlanma ve diğer özelliklerini önceki yazımda anlattığım için bu yazıda ayrıntıya girmeden Brompton’un sadece elektrik özelliklerinden bahsedeceğim. Burada sadece elektrikli olan modelin bisiklete entegre bir şekilde ve enerjisini bisikletin bataryasından alan ön ve arka farının olduğunu eklemek istiyorum.

Brompton bisikletler sahip olduğu özellikler bakımından bir çok katlanır bisikletten ayrı bir yerde duruyor. o yüzden dünyanın pek çok yerinde Brompton’a katlanır bisiklet demek yerine Brompton bisiklet diye hitap ediliyor. Ben bu ayrımı sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum Brompton’un.

Brompton Elektrik

Brompton Elektrik’i ilk gördüğümde çok akılcı bir tasarım olduğunu savunmuş ve keşke benim de olsa diye iç geçirmiştim doğrusu. Bunun birinci sebebi ise özgün tasarımı koruyarak ek bir özellik getirmiş olmaları. Brompton Elektrik modelinde diğer elektrik destekli bisikletlerin aksine bataryası bir çanta içinde yer alıyor ve klasik Brompton çantalarında olduğu gibi ön tarafa kolayca monte edilip yine kolayca çıkarılabiliyor. Bataryanın hemen önünde 1.5 litrelik bir saklama alanı bulunuyor ve bu alan cüzdanınızı, telefonunuzu koyabilmeniz için size fırsat sunuyor. Ya da bisikletin şarjının yetmeyeceğini düşündüğünüz uzun sürüşlerinizde şarj aletinin taşınması için kolaylık sağlıyor. Çantanın üzerinde bisikleti katladığınızda kolayca taşıyabilmeniz için yüksekliği ayarlanabilen bir omuz askısı bulunuyor. Bu askı sürüş sırasında sizi rahatsız etmemesi için katlanıyor ve hemen kolayca çantanın yan cebine giriyor. Bu yan cepten sağda ve solda olmak üzere iki adet bulunuyor ve 0.5 litrelik bir su şişesini yanınızda taşımanıza imkan sağlıyor. Ayrıca yine çantanın iç kısmında sürüş sırasında telefonunuzu ya da başka bir usb girişli elektronik aletinizi şarj edebilmenizi sağlayan bir usb girişi bulunuyor. Çantanın hemen üst kısmında Elektrik sistemini kontrol etmenize yarayan bir panel bulunuyor. Bu panelin sağ tarafında ön ve arka farları açıp kapatabildiğiniz butonlar bulunuyor. Sol tarafında ise bisikletin Elektrik sistemini açıp kapatabileceğiniz, modlar arası geçiş yapabileceğiniz butonlar bulunuyor. Panel’in ortasında ise bisikletin şarjının ne kadar kaldığını gösteren aydınlatmalı bir gösterge ekranı bulunuyor. Çantanın bahsettiğim bu üst tarafı gerçekten güzel dizayn edilmiş. Işıklı ekran sayesinde hem gündüz hem de gece sürüşlerinde güzel bir ortam sunuyor. Burada hemen ilk eleştirimi de yapmak istiyorum. Çantanın üst kısmında yer alan bu kontrol ünitesinin bir benzerinin bisikletin gidonunda da yer almasını isterdim doğrusu. Çünkü çanta alçak kaldığı için far kontrollerini ve modlar arasında geçiş yapmayı eğilerek yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu durum özellikle sürüş sırasında güvenlik açığı oluşturuyor ve kaza riskini arttırıyor. Eğer bu kontrol ünitesinden gidonda da olsaydı ya da çok basit bir kumanda sistemi olsaydı çok daha güvenli olurdu. Çantayla ile ilgili ikinci eleştirim ise suya karşı dayanıksız olması. Müşteri hizmetleriyle canlı yaptığım yazışmada çantanın yağmura dayanıklı olup olmadığını sorduğumda su geçirebildiğini ve yağmurlu havalarda kullanmanın güvensiz olabileceğini söyledi. Üstelik çantanın içinden herhangi bir yağmur kılıfı da çıkmıyor. İngiltere gibi yağmurlu bir memlekette bataryayı taşıyan ve bisikletin neredeyse kalbi olan bir çantayı neden yağmura dayanıklı yapmadıklarını anlamadım doğrusu. Ve burum hiç hoşuma gitmedi maalesef. Şimdi kendi imkanlarımla su geçirmez bir kılıf bulup çantaya uydurmaya çalışacağım. Eğer ingiltere’de yaşasaydım daha büyük boy olan ve yağmur kılıfı olan şu çantayı tercih ederdim kesinlikle.

Brompton Uygulama

Brompton uygulama kolay bir arayüze sahip. Telefonunuza uygulamayı yükledikten sonra ilk yapmanız gereken sahip olduğunuz bisikleti uygulamaya tanıtmak ve Brompton sistemine bisikletinizi kaydetmek olmalı. Bunu bisikletin kadrosunda yazan seri numarasını ve kadro numarasını girerek yapabiliyorsunuz. Bunu yaptıktan sonra uygulama da bisikletin ilk servis zamanı yazıyor ve bence çok güzel düşünülmüş bir ayrıntı. Sonra bulunduğunuz konuma en yakın servis noktasını adresiyle birlikte gösteriyor. Adresini verirken aynı zamanda sizi navigasyona yönlendiriyor ve böylece kolayca yön tarifi alıp kaybolmamızın önüne geçmiş oluyor. Seçmiş olduğunuz servis noktasını uygulamada favorilerinize ekleyip daha sonra kolayca yine uygulama içinde bulabiliyorsunuz. Bisikletinize istediğiniz ismi verip istediğiniz profil fotoğrafını yine uygulamanın giriş sayfasında kullanabiliyorsunuz. Bataryayı Brompton’un ön kısmına yerleştirdikten ve gidona da telefonunuzu yerleştirdikten sonra çok kısa bir süre içinde bisikletiniz ve telefonunuz bluetooth ile eşleşiyor. Ana sayfada hemen bataryanın durumunu görebiliyorsunuz. Sürmeye başladığınızda uygulamaya da start veriyorsunuz ve o andan itibaren benim yukarıda yaptığım eleştiriyi biraz azaltacak kontrol paneli açılmış oluyor. Kontrol panelinde o an ki hızınızı, ortalama hızınızı, kaç kilometre yol aldığınızı, yolculukta geçen sürenizi ve günün saatini görebiliyorsunuz. Ama en önemlisi üç mod arasında kolayca geçiş yapabiliyorsunuz. Bunu yaparak yukarıda anlattığım gibi çantanın kontrol paneline eğilmek zorunda kalmıyor ve güvenli sürüşünüze devam etmiş oluyorsunuz. Yolculuğunuzu bitirip sürüşünüzü kaydettiğinizde ise bisikletinizin son sürüşünüz de dahil toplam kaç kilometre mesafe yaptığını gösteriyor ve eğer yaklaşan servis durumu varsa sizi uyarıyor. Son olarak ta bisikletin toplam ulaştığı kilometre bilgisine göre eğlenceli bir şekilde dünya üzerinde elde ettiğiniz başarıyı gösteriyor. Şöyle ki ben bisiklette 1320 kilometre mesafesine ulaştığım da Eurovelo 15 rotasını bisikletle geçtiğimi söylüyor. Bu benim için uygulamanın en eğlenceli kısmı gerçekten.

Batarya

Batarya Williams Advanced Engineering uzmanlarıyla birlikte Formula E araba yarışı teknolojisi kullanılarak geliştirilmiş.Çantayla birlikte 2,9 kg’lık bir ağırlığa 300 wh’lik bir lityum iyon pil gücüne sahip. Bu güç Brompton Elektrik ile yaklaşık olarak 75 kilomertre sürüş yapabileceğiniz anlamına geliyor. Şarj süresi ise sıfırdan %100’e ulaşması dört saati buluyor. Eğer isterseniz ayrı satılan ve iki kat daha hızlı şarj olmasını sağlayan şarj aletini tercih edebilirsiniz. Bisiklette teknik olarak sürüş sırasında kullanabileceğiniz üç mod bulunuyor. Brompton bu modlara diğer elektrikli bisiklet sunan markalarda olduğu gibi isim vermemiş ve 1-2-3 olarak adlandırmış. 1 en düşük güç, 2 orta dereceli güç, 3 ise yüksek dereceli güç olarak karşımıza çıkıyor. Ben her üç modu da denedim. Her üç mod da çok iyi çalışıyor ve bahsettikleri gibi üçüncü ve en güçlü mod yokuşlarda tam destek sağlıyor ve yokuşları zahmetsiz çıkmanızı sağlıyor. Bazen de elektrik sistemini tamamen kapatıp normal bir bisiklet gibi kullanıyorum. Ancak burada bir ekleme ve bir eleştiri daha yapmak istiyorum. Bisikletin elektrik sistemi ilk pedal basmanıza göre bir kaç saniye geç devreye giriyor. Bu da yokuş çıkarken ya da kırmızı ışıkta durduğunuzda eğer yüksek viteste kaldıysanız bisikleti zor hareket ettirmenize sebep oluyor. Ben bu olumsuz durumu bir kaç kere yaşadım ve özellikle ilk kalkışta zorlandım doğrusu.

Sonuç Olarak

Brompton Elektrik size gerçek bir elektrik destekli bisiklet deneyimi sunuyor. Zaten son derece akıcı olan Brompton’un elektrikli halini de çok beğendim. Yazının içinde saydığım olumsuzlukların yanında bisikletin hayatınıza kattığı mobiliteyi düşünürsek satın aldığınız taktirde sizi çok mutlu edecek bir bisiklet haline dönüştüğünü söyleyebilirim.

Aliağa-Karşıyaka Deneme Sürüşü

Geçtiğimiz günlerde bisikletin şarjının kaç kilometre dayandığını görmek ve yukarıda anlattığım özellikleri test etmek için Aliağa-Karşıyaka arasında 75 kilometrelik bir sürüş yaptım. Yaptığım sürüş boyunca Brompton’dan hiç bir şikayetim olmadı doğrusu. Hiç arıza vermedi ya da beni hiç yolda bırakmadı. Bataryası 75 kilometrelik sürüşün sonuna geldiğimde hala %22 doluydu ve bu da yaklaşık olarak bir 10-15 kilometre daha gidebileceğim anlamına geliyordu. Tabii ki yolculuğum normal bir bisiklete göre daha uzun sürdü. Ben. bu uzunluğu Brompton’un jant ölçülerinin küçük olmasına bağlıyorum ve bir sorun olarak görmüyorum. Turumu bitirdiğimde Alsancak’ta bisiklet dostu İonia kafe de oturup soğuk biramı içerken Brompton’un çantasını da yanıma alıp yanımda getirdiğim şarj cihazıyla birlikte kolayca şarj ettim.

Yaptığım deneme sürüşüne dair teknik bilgilere aşağıdaki Strava verilerinden ve Wikiloc uygulamasından görebilirsiniz. Ayrıca test videosuna da Youtube kanalımdan ulaşabilirsiniz.

Strava

Wikiloc

YouTube

 

Önerilen makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir